Pazartesi, Şubat 27, 2006

Ufuklar


The end is where we start from
Originally uploaded by CATeyes.
Harikalar her gün gözümüzün önünde, ama bakmayı bilene..

Forum

Forum bölümünde Pala beyin resim mevzusu ile ilgili son elde ettiğim belge ve bilgiyi postladım, haberiniz ola..

Manyak

Yahu bu ne manyakdır aklım ermedi, ben cebimde bile bozuk para taşımasını sevmem, herif nereye soktu..
Küçüklere seyrettirmeyin (her ne demekse)...

Manyak

Kuş Gribi

Yahu bu kuş gribi insanı ne hallere sokuyor. Allah saklasın, biz bu herif gibi de yapamayız, yeriz naneyi. Siz siz olun ayağınıza uygun bir şeyler giyin.

Kuşdan kaçış

Apple

Ey ahali..
Sapına kadar Apple'cıydık, şimdi donuna kadar Apple'cı olduk. Aslanım Apple, bir işi yapacaksan tam yapacaksın abicim. Yaşasın Apple ve Applecılar.

Bu arada Windows ile iştigal edenler, keçi yününden uzun don giyiyorlarmış, battıkça şeylerine ''Ah Vah'' etmek için... Oh olsun.

Oscars

5 Mart günü Oscar film ödülleri var.  Seyretmek isteyene duyurulur.  Seyredipde bir şey anlamıyanlar olursa, HBBA bir arkadaş bulup sorabilirler.  Bende kalmadı olsa verirdim.

Cuma, Şubat 24, 2006

Forumcular

Forumcu arkadaşların hızımı kesildi ne oldu, bu aralar pek sesleri çıkmıyor.  

Bu arada ARKADAŞINA GÖNDERememe hastalığı da devam ediyor.  Neyse sağlık olsun, ben ve bir grup sadık okuyucum emin adımlar ile devam ediyoruz.

Herkese iyi okumalar.  (Bu notları arada bir yazıyorum, editör ekibimdekilerin havası bozulmasın diye, yoksa umurumda olduğundan değil)

Banka müracaatı

Bakın buraya koyuyorum bundan sonra bankaya, kredi kartına müracaat ederken bu şekilde edeceksiniz. Sonra demedi olmasın.

Google - Mac

Googlecı abiler ve ablalar, Mac için yeni ürünler piyasaya çıkardılar.  Çok sevindirik olduk.  

Kalite Widgetlar yapmışlar.  Widget nedemek diye sormayın ne olur, halim yok.  Üfff şimdiden yoruldum...

Internet

Canım memleketimizde internet'in yerlerde sürünmesinin sebebi anlaşıldı. Ankara büyüklerimiz, çok bilenlerimiz yeni bir sistemi devreye sokmuşlar, şimdi de soktukları yerden çıkaramadıkları için problem üstüne problem yaşıyoruz. Ben editörlerimden birini gönderdim, çalışmaları inceleyip resim çek diye. Aşağıdaki manzarayı görünce çok duygulandım, nasılda özveri ile ellerinden geleni! yapmaya çalışıyorlar. Yaşasın büyüklerimiz...

Perşembe, Şubat 23, 2006

Dün-Bugün

Olacağı buydu, kovaladınız zavallıları canı çıkana kadar, şimdi sıra onlarda. Ama asıl buradan çıkacak ders, diğer kovaladıklarınız. Bir gün peşinizde bir ukraynalı ile cadde sokak dolaşabilirsiniz. Aman dikkat.

Salı, Şubat 21, 2006

Uyanıklar

Bizim vatandaşlardan duyanlar olmuş, avrupada eş değiştiriyor sosyete diye. Her naneye özenirler, buna da özenmişler. İki kafadar karar vermişler, bir deneyelim diye. Sabah uyanmışlar, resimde görüldüğü gibi ve sormuş biri ötekine.
- "Lan Zühtü, acaba bizim karılar ne halt ettiler dün gece''
??????????????????????????

Fiş işi

Yaşa varol bürokrasi, sağolasın maliye. Sayende bunu da gördük.

Pazartesi, Şubat 20, 2006

Havalar

Takıntı oldu bu havalar. Isınacakmış diye bir haber okudum, iyi olur inanki içimiz üşüdü uzun bir zamandır. Bir de bazı problemlerden kurtulabiliriz. Şimdi dışarısı sıcak diye siz sabahdan yürüyüşe çıkarsınız, öğleden sonra alış verişe, akşam balkonda mangal falan derken haliniz kalmaz. Hatta sokakta top oynayalım, gece volta atalım falan derken vakit geçer, meşgul olursunuz aklınız selamet olur. Ancak bir tavsiyede bulunayım, siz yinede bir yelek kazak giyin, bu güneş aldatmasın, akşamları serin olur sonra hasta olursunuz, ilaç doktor derken yine bana bir sürü iş çıkar karışacak, aman etmeyin kalsın...

Pazar, Şubat 19, 2006

French Maids

Fransızlar yine görev başında. Viva la France..



Not: Eğer bağlantınız hızlı değilse, pause edip tamamen yüklemesini bekleyin, değilse tadı kaçıyor...

Cuma, Şubat 17, 2006

Diyet ve kilo meselesi

Bir okurum bunu göndermiş, sağolsun. Ancak anladığım kadarı ile ''Ben zaten diyet yapamam, kendimi savunmam lazım'' diyenler için iyi bir yazı. Diyet tabiki kendini öldürecek gibi olmaz, ama dengeli beslenip arada bir teraziye çıkmak da lazım.

DİYETE İSYAN (!)

"Diyet ve benzeri oluşumlar Türk delikanlıları güçten düşürmek ve Türk tebasının devamını engellemek için dış mihraklar tarafından çıkarılmış bilinçli bir düzmecedir. Amaç eskiden bir koyunu bir oturuşta götüren dev gibi babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra bebeğini kundaklayıp elde orak çalışmaya devam eden büyük Türk kadınlarını; kalori sayan, grip olunca yatağa düşen,fitness ve aerobik yapan çıt kırıldım tiplere dönüştürmek ve Büyük Türk ırkını Japonlar gibi sıska zayıf ve sağlıksız bir ırk haline getirmektir.

İktiza ettiğinde 240 kiloluk top mermisini tek başına namluya süren bir Türk babayiğidini pazar arabası ile pazara çıkmaya muhtaç duruma düşürülmesinden daha soykırım ne olabilir arkadaşlar.

Annemizin anlattığı vita yağı dönemleri ve hatta dedemin anlattığı iç ve kuyruk yağı dönemlerinde kalp hastalığı var mıydı? Vardıysa neredeydi? Sorarım size. Kolestrol çokluğu bir hastalık değil sadece ölçüyü kaçırdığınızın bir göstergesi olup 2 şişe soda ile oranı düşürülmesi mümkün bir basit durumdur.

Aziz Türk milletinin evlatları gelin bu oyuna düşmeyelim kalori diyet gibi tuzaklara kapılmayalım.

Can boğazdan gelir!
Gürbüz insan güzel insandır!
İştahlı insan sağlıklı insandır!
Soya fasulyesi et yerine geçemez!
Hindi etinin ne halta derman olduğu belli değildir!

Feminizim ve eşitlik adı altında değerli Türk kızlarının aklı çelinmekte yemek yapmayı bilmeyen, yeni nesli abuk sabuk yiyeceklerle yetiştirecek, beceriksiz, uyumsuz, damak zevki gelişmemiş sunta kılıklı diyet bisküviyi yiyecek sanan, et yemeyen, geleneksel mutfağına bağlı kebap perver kişileri hanzo yada kro gibi gören, sinirli ve bir deri bir kemik bir gürüha dönüştürmekte az önce belirttiğim gibi Gelecek Büyük Genç Türk neslinden korkan dış mihrakların bir oyunudur.

Bir yeni çağ yalanı da çin mutfağıdır. Aslında Çin mutfağı yada Çin yemeği diye bir şey yoktur onların olayı bahçede buldukları her türlü malzemeyi bir demir leğene doldurup diğer Çinliler mevzuya uyanmadan alelacele tam pişirmeden karnını doyurmaktan ibarettir. Bu kardeşlerin sayısı milyarlar ile ifade edildiğinden bizdeki gibi ortadaki tencereya kaşık sallama durumlarında masadakilerin yarısı aç kalmakta ve dolayısı ile tok açın halinden anlamamakta fakat kung-fu marifeti ile bir araba sopa yemekteydiler. Sonunda uyanık bir Çinli bu durumda çözüm olarak çubukla yemek tekniğini bulup masada bulunan herkesin tencerenin dibi görünmeden bir kaç lokma alabilmesini sağlamış ama sonuçta bu günkü cüce asabi ve kıl Çinliler ortaya çıkmıştır.

Kahrolsun doymamış yağ oranları!
Kahrolsun şekersiz yiyecek içecekler!

Kepek ve lif insan değil hayvan gıdasıdır! Sıkıysa köyden gelen akrabanıza avakadolu hindi salatası ve yanında kepek ekmeği ve light kola ile ağırlayın bir dahaki kurban bayramı tavrını gözlemleyin.

Her daim yaşasın geleneksel Türk ve Osmanlı mutfağı der; Bol salçalı yağlı ve hamur işli öğünler dilerim Yaşamınız fırından çıkmış bol fıstıklı ve peynirli künefe tadında geçsin.

Perşembe, Şubat 16, 2006

Müthiş bir yenilik

Bu teknoloji bir gün hepimizde olabilir.



Daha fazla bilgi için..
Ftirtouch

Çarşamba, Şubat 15, 2006

Salı, Şubat 14, 2006

Sevgililer Günü

Farkındayım sevgililer günü ile alakalı olarak yazmak için biraz geç ama. Ne yapayım ancak fırsat buldum.

Sevgililer gününüz kutlu olsun. Bugün bir hediye almak, güzel bir şey söylemek, en azında ilgi gösterip hatırlamak çok iyi olur. Akşam eve gittiğinizde veya sevdiğiniz ile buluştuğunuzda yüzünüze manalı manalı baktığında, ''hayrola midenmi bozuk, neyin var'' falan gibi sorular sormazsanız günü kazasız atlatabilirsiniz. Bir hediye almak da iyi olur dedim, ama almadı iseniz yarın alıp, ''adi dükkan dün istedim hazır etmediler'' falan diyebilirsiniz. Yok bunları da yapamıyorsanız, ''lan kızım biz seni sadece bugünmü sevicez adamın canını sıkma da bir çay getir'' de diyebilirsiniz, zaten bu durumda sizin sevgililer günü ile ilgilenmenize de gerek yok. Hiç yorulmayın.

Bir de Valentines Day var, o da hani şu sabah evden çıkarken Baaaaay (Bye olacak aslında) canım, veya akşam gelince kiçenda (yani ingilizce Kitchen'in içine edilmiş hali) ne var hayatım, veya bu akşam muviye (Bu da Movie olacak) gidelimmi diyen eşşekler için. Onlar sevgililer günü değil velentayns dey kutlarlar ancak, adi görgüsüzler.

Neyse siz bunları okuyacağınıza gidin de bir öpücük verin, hadi bakalım... Hadi hadi lan utanmayın, ben bakmıyorum..

Cumartesi, Şubat 11, 2006

Cevabını aradığınız sualler

- Otuz Laz denizci boğulmuş, neden ?
- Denizaltıları bozulunca ittirmeye kalkmışlar.

- Temel yeni bir ayakkabı almış ayakkabıcıda ilk bir hafta sıkabilir demiş.
- Temel’de ilk hafta giymemiş.

- Karnı aç olan eşcinsele nedenir?
- Topaç.

- Karadenizli askerin silahına ne denir?
- Lazer silahı.

- Medyum Memiş kaç kardeştir?
- Dört kardeştir.
1-Small Memiş
2-Medium Memiş
3-Large Memiş
4-Xlarge Memiş

- Adamın biri havuzdan çıkmış havluyla kurulanmaya çalışıyomuş ama bir türlü kuruyamıyormuş. Neden?
- Çünki adamın yaşgünüymüş.

- Adamın biri hindistanda yürüyomuş. Kafasına BUDA heykeli düşmüş ne demiş?
- Başıma buda mı gelecekti?

- John Wayne'nin ebesinin adı nedir?
- Ebeveyn.

- Adamın biri bilgisayarın başında sabahlamış, sabah hasta olmuş niye?
- Çünkü Windows açıkmış.

Ahh o eski filmler

Ya mirim, eskiden biz de film neyim seyrederdik, ama şimdi isimlerini bozdular hainler. Eski isimleri ne güzeldi...

Fight club – teşekkül-ün sille tokat
Pretty woman - hususi avrat
21 grams - 0.016 okka
Million dollar baby - üçyüz akçelik sibyan
Godfather - Şahbaba
Uçakta panik- tayyarede hezeyan
Spiderman - haşeret-ül adem
The empire strikes back - binaenaleyh hücumü'l devlet-i muazzam
Sin city- Şehr-i kufran
Kuzuların sessizliği - sükunet-i cemaat_ul kuzu
Zor ölüm - zahmet-ul vefat
I know what you did last summer - malumat-ı eylem-ı nevbahar geçmiş zaman olur ki
Pulp fiction - hikayet-ül abes
Heat - hararet
Kill bill - meft-ül bill
Who's the boss - idare-i muamma
Shrek - gulyabani
Dark city - Şehr-ül zifir

Cuma, Şubat 10, 2006

Windows

Windowscular sistemlerinin sabah akşam abuk sabuk sebeplerden çökmesinden artık bıktılar ve mazeret uyduracak yüzleri kalmadı anlaşılan, en son olarak bunu geliştirmişler. Bakalım daha neler göreceğiz.

Salı, Şubat 07, 2006

Hikaye 4. Bölüm



Sonata

Garip bir ses, sürekli ısrar eden bir ikaz ile uyandı genç adam, yatağın başındaki alarmlı saati çalıyordu. Dışarıdan ise gürültülü sokak sesleri, Parisin telaşesi duyuluyordu. Kalktı, dışarı baktı. Malesef, bankanın ışıklı panosu yerinde duruyordu, ve arabalar hızla geçmeye devam ediyorlardı. Rüya gördüm diye düşündü.

Kolalı gömleği ile uyuduğunu farketti, elini saatine götürdü ama bulamadı. Hayret diye düşündü. Gömleğini çıkardı, asmak için kaldırdığında cebinde bir kağıt dikkatini çekti. Bestekarın sonatasının ilk gecesi yazıyordu. Olamaz diye düşündü, hemen telefona sarılıp arkadaşını aradı. Telefonda arkadaşı iki gündür neredesin, dün buluşacaktık hani diye bağırıyordu. Telefonu kapattı. Yüzünde garip bir gülümseme vardı. Buruk ama zevk veren bir gülümseme. Konsere ait kağıdı gömleğinin cebinden çıkarıp, biraz para ile çek defterini sakladığı çekmecesine bir kaç zarfın arasına koydu, ne olur ne olmaz diye düşündü.

Ertesi akşam konser salonunda yerini ayırtmışdı bile. Sonatayı dinleyecekti. Akşam salona gittiğinde, herkesden farklı bir şekilde ne yaptığını en iyi bilen edası ile yerine oturdu. Aynı sonata başladı, ama o, arada bir, maestro burada daha yavaş çalmışdı diye düşünüyor hatta söylesemmi diye heyecanlanıyordu.

Bittiğinde herkes gibi o da alkışladı. Daha sonra evine doğru yürümeye başladı. Pencerelerden kuvvetli ve renkli ışıklar süzülüyordu.

Yatak odasının ortasında durdu, gömleklerini düzenledi. Sonra yatağa uzanıp, düşünmeye başladı. Sonra uyumaya başladı. Belki diye, umut ile uyumaya...

*SON*

Pazartesi, Şubat 06, 2006

Karlı hava

Bugün camdan baktım. Hava kapalı, kar yağıyor, rüzgar şiddetli. Aslında bence çok gizemli ve güzel bir hava. Evde yumurtalı sucuk ve portakal suyu ile keyif yaparken, camdan dışarısını seyrettim. Duvar diplerinde ellerini cebine gizlemeye çalışan, başında külah hızlı hızlı yürüyen tipleri gördüm. Bir kısmının cebinde kese kağıdına sarılmış pekmez şişesi ve gazeteye dolanmış kaymak kutusu gördüm. Bir an evvel eve varsakda şunlardan yesek diye düşünüyorlardı herhalde, evde sıcak su da akıyordur, ooh ne güzel diye zıplayarak yollarına devam ettiklerini gördüm.

Hava ne olursa olsun birilerinin havası hep aynı oluyor... Ne diyeyim... zzx'+%%(!!! X... yani...

Sitemizin durumu

Bizim sitemize hizmet veren servis sağlayıcı firma bazı sistem değişiklikleri ve problemler yaşamaktadır. Bazen siteye ulaşılamamaktadır. Bunda benim bir müdahalem yok, hava ve elektrik kesilmesi ile de alakası yok. Ben adamlara ne lazımsa söyledim endişeniz olmasın. Ama bir kaç gün sürebilir. Haberiniz ola...

Pazar, Şubat 05, 2006

Adiler

Yine yaptılar aynısını, bir zaman evvel ağzıma geleni saymıştım sabah sabah höparlörle çöp diye bağıran heriflere. Bu sabahda aynı cinsden bir grup manyak ''Kışlık Patates'' diye ortalığı ayağa kaldırdı. Aşşağılık herifler, patatesin yazlığı kışlığı mı olur, don mu bu, sahilde dairemi satıyorsunuz, rezil herifler.

Tabii yine bir ton laf saydım ama nafile, bir kere uykumun ortasına edildi. Bu iş böyle olmayacak bir tedbir almam lazım...

Kuş Gribi

Devlet baba Kuş Gribi için Alo hattı kurmuş, bizim akıllılarda arayıp dertlenmişler. Bir kaç örnek (ibreti alem) dert...

-Bakkal, bahçesine ve ekmek sepetine ekmek kırıntılarını döküyor ve oradan kuşlar yiyor. Bunun gereği yapılsın.
-Balkonumuzun demirlerini kuşlar kirletiyorlar. Bunun için ne yapalım?
-Bahçe içinde ölü kedi var. Alınarak veteriner kontrolünden geçirilsin ve kuş gribi bulunup bulunmadığıyla ilgili bize bilgi verilsin.
-Kaynanamın 3 adet tavuğu var. Kuş gribi olmasından korkuyoruz, tavuklar alınabilir mi?
-Komşumuz balkonunda ördek besliyor. Bunları alın.
-Sokaklarda tavuklar dolaşıyor. Bunların böyle rahat gezmesine izin vermeyin.
-Batıkent'teki pazarlarda kuşlara yiyecek veriliyor. Bu noktalar dezenfekte edilsin.
-İçcebeci Camii'nin yanında arsa var. Bu arsada güvercinler uçarak dışkılarını bırakıyorlar, tedirgin oluyoruz.
-Binaların arasında bulunan ağacın üzerinde çok sayıda yuva var. Bu nedenle, ağacın kökünde fazla miktarda bulunan pisliğin ilaçlanmasını istiyoruz.
-Horoz besliyorum sağlıklıdır. Sadece hayvan sevgisi olarak bakıyorum. Lütfen horozumu almayın.

100 Numara

Hemen heveslenmeyin bu bildiğiniz ihtiyaç giderme yeri değil.

Bu yazımız bloğumuzdaki 100. yazımız. Yani 100 kere düşünmüşüm, 100 kere yazmışım, 100 kere kızmışım, 100 kere silmişim, 100 kere sevinmişim, 100 kere bağırıp çağırmışım, 100 kere hay körolasılar bunu da yaptılar demişim, 100 kere heveslenmişim, 100 kere darılmışım, 100 kere kalemi fırlatmışım, 100 kere havalara zıplamışım, 100 kere size aklıma ne geldiyse saymışım, 100 kere okuyup yerlere yatmışım, 100 kere gülmekten fenalaşmışım, 100 kere tekmelemişim, 100 kere ne iyi oldu bu iş demişim.

Ya siz, 100 kere anca okumuşsunuzdur. Ben ne zahmetlere girmişim bak. Ama yazmaya devam.. Saydıklarımın hepsi 1000 kere de olur bakarsın...

Cumartesi, Şubat 04, 2006

Okur - Yazar

Ne güzel artık kimse comment, yani yorum falan da yazmıyor. Üzerimden bir yük kalktı, hergün bakar acaba okuyanlar neler döktürmüş, neler zırvalamış diye inceler ve çoğunu da yayınlardım. Şimdi rahatladım, nasıl olsa kimsenin salladığı yok.

Daha iyi böyle yahu kendim için yazıyor, kendim de okuyorum. Ne o öyle hadi kardeşim okusanıza, ve birine tavsiye etsenize diye uğraşmalar. Hiç gerek yok. Zaten başkaları için yazmanın da tadı yok.

Hadi oğlum topla çantanı kalemi defteri, bu kadar yeter. Çıkarken bak çay ocağının altı kapalı olsun, camları da ört gece yağar falan belli olmaz. Bir kaç gün sonra gelir kaldığımız yerden devam ederiz.

Hadi eyvallah...

Yazar

Manyakmısınız kardeşim kim soktu bu herifi içeri. Adam makinayı boş bulmuş, bir sürü abuk sabuk yazıp zırvalamış, kafayımı yediniz siz. İki dakika boş bırakmaya gelmiyor. Kaç kere dedim şu aletin kilidi, düğmesi neyse kapatın diye, anlamıyorum ben bu yeni şeylerden anlasam kendim kapatıcam. Bir daha yakalarsam söküp camdan atıcam zaten. Bela oldu başımıza. Önüne gelen yazıyor zaten, sanki doğuşdan yazar oldular.

Ahh o eski günler, bir Süha bey vardı, yazar oydu kardeşim, sabah erken gelir, bir simit çıkarır çantasından bir de çay ister çıraktan sonra başlardı yazmaya, kara kalem ve silgi elinde kalın sarı kağıtlara yazardı. Sonra beni çağırır okurdu bağıra bağıra, bazen kaçmak gelirdi aklıma oradan, ama dinlerdim. Adam dolu dolu yazar, bağırarak okurdu.. Nerde o eski günler.

Şimdi yeni yetme züppe kılıklı dönmeler geliyor köyden bir günde yazar oluyorlar, sonra o da yetmiyor ekranlara çıkıp zırvalıyorlar. Sokak ortasında birbirlerine bok atıyorlar, ertesi gün sanat eseri diye karşımıza çıkıyor.

Kalk Süha bey, gör ne hale geldi ortalık...

Bugün

Bugün... Dün.. Yarın.. Ne yazayım diye düşündüm. Bir şeyler karaladım sonra sildim, tekrar yazdım ama olmadı.
Kafam karıştı, sonra sildiklerimi tekrar yazmaya başladım ama eskisi gibi olmadı. Onları da sildim.. Şimdi kağıt boş, kalem hareketsiz. Tekrar düşündüm, kaldığım yerden hayallerime devam ettim, ama boşlukda kaldılar. Onları da unuttum... En iyisi sil başdan başlamak dedim ve başladım, işde geldiğim nokta. Nereye gidiyor bende bilmiyorum... Ya ben onu, ya o beni sürükleyecek.. Bir yere varırız elbette.. Ama gayretli olmak lazım, yılmadan devam etmek lazım... Bazen rüzgara karşı durursun seni iter, bazen rüzgara uzanırsın seni taşır.... Önemli olan yeniye, güzele kucak açmak.. Yazmaya devam etmek...

Perşembe, Şubat 02, 2006

Kuş Gribi


Kaç kere dedim bu kuş gribine mani olacak tedbirleri almıyorsunuz diye. Sonunda dinleyen birileri çıktı. Bu şekilde bu işin önüne geçebiliriz, ne derler eskiler, aldanma kışın güneşine.. falan gibi birşey..

Siz siz olun örtünüp sarınmadan dışarı çıkmayın, sonra bal kaymak falan lazım oluyor, onun da bir sürü yan ve alt tesirleri var.

Çarşamba, Şubat 01, 2006

Yeni Fikir Oylama

Yani sabrettim ama olacak gibi değil. 15 günder fazladır oylama için bekledim, 22 tane kahraman oy kullanmış. Siz zaten böylesiniz koyun gibi gelen geçene eyvallah. Ne seçime gidersiniz, ne apartman yöneticisi olursunuz. Kim nereye çekerse oraya.. Oh ne ala..

Neyse ben yinede neticeleri yayınlıyorum, ve hemen yeni bir oylamayı devreye sokuyorum. Sizde elinizi nereye soktuysanız ordan çıkarın da bir iki tıklayın bari.



1. cevabı seçenler tabii olarak her zaman olduğu gibi devlet babadan yana olanlar, o ne derse doğrudur diyenler...
2. cevabı seçenler her zaman olduğu gibi aykırı olalım belki para eder diyenler, bence de çok haklılar...
3. cevabı seçenler heryerinden zeka fışkıranlar, mutlaka en doğrusunu bilen ''hbba'' tipler...
4. cevabı seçenler ise baba tipler abi, adama ters gelirse yapacak bir şey yok... Emrin olur hocam...