Pazar, Mayıs 28, 2006

Hatırat

Bir okuyucum seyahate gitmişdi. O yazmış ve göndermiş.



Fotoğrafa bakarak böyleside olmaz demeyin. Pakistan'nın Rawalpinti şehrinde sağlık sokağı olarak adlandırılan bir yer var. Burada burun-boğaz, göz kulak ve ağız diş sağlığı konusunda anında müdehaleler yapılıyor. Resimde gördüğünüz poliklinik te ise halkımız diş yaptırıyor. İşleyiş şöyle, etraf toz ve sinek kaynıyor. Polikiniğin yanıdaki şekerkamışından su çıkaran tesisin posaları sineklerin arayıpta bulamadığı bir yer. Hemen yanında diş hekimi vatandaşın ağızına diş uydurmaya çalışyor. Hemen karar vermeyin dokturumuzun elinde kimden kaldığı belli olmayan onlarca diş var. Birini alıyor ve sizin ağızınıza uydurmaya çalışıyor. Diş uyduysa yan tarafta safranlı pilav satan esnaf iriyarı olduğu için yardıma çağrılıyor. Pilavcı hastayı arkadan kavrıyor ve doktorumuz karşı tarafta bulunan ayakabı tamircisinin çekiçini alıyor ve çalışmaya başlıyor. Bağırtı gürültü içerisinde diş sonuda son kullanıcısını buluyor. Bu işlemler yapılırken etraftaki esnafta boş durmuyor ameliyatı canlı olarak izliyorlar. Ameliyettan sonra ise esnaf topluca alkış tutarak hem doktoru hemde hastayı tebrik ediyorlar. Ha bitmedi. Ameliyattan sonra bizim tamirhanelerde kullanılan üsküpü denilen bir iplik artığı bir yığından bir parça hastanın ağızına tıkılıyor. Tabiki dişin mikrop kapmaması için önlem almak gerekiyor. Ameliyet tamalandıktan sonra ücret ödemek ise ayrı bir merasim, dişi takmadan önce doktorun istediğini kabul eden hasta, ameliyattan sonra ise itiraz ediyor ve bir bağrışma kopuyor. Allahdan esnaf orada ve hemen araya giriyor ve orta yolu buluyorlar. Parada itiraz eden hastanın ağızından dişin sökülmesi bile olabiliyormuş. Ağzı üsküpü ile dolu olan hastanın da ne konuştuğu belli olmuyor fakat hareketleriyle doktora parmağını göstererek küçük bir diş çok para gibi izahatta bulunuyor.

Son oylama

Epey bir müddettir bu oylama orda asılı kaldı. Sonuçlar aşağıda. Son derece ilmi ve ciddi bir inceleme oldu. 5. suale cevap verenler ile beraber kahvede olucam, uğrarsınız arada bir.

Oylama

Aşağıdaki sual ile ilgili bir oylama başlattım. Sayfanın altına doğru bakıverin ve tıklayın canım...

Sual

Bakın bir sualim var. Bazen internette gezinirken tuhaf, ilginç şeylere rastlıyorum. Ama çoğu ingilizce tabii. Şimdi oturup tercüme edemem, saatine bir kaç kuruş verip tercüme ettireyim desem olacak iş değil, mevzunun tadı kaçar. Olduğu gibi buraya yapıştırsam (lafa bak) size uyarmı. Sonra, lan nerden çıktı bu gavurca yazılar falan demeye kalkmayın. Okuyucularım arasında koyu türkçüler var farkındayım ama ilim irfan meselesi bu da yani.

Bu konuda ne dersiniz bildiriniz lütfen. Epey malzeme oluyor bazen yapıştıracak ama tereddüt ediyorum. Bir de içinizden bir salak ya ne dedi bu bir izah edermisiniz derse o zaman kafayı yerim. Bir de onunda uğraşamam..

Yine yaptım

Evet kardeşim, ne yapabilirim, malesef yine salladım. Arayı uzattım. Ama insan meşgul olunca (ben meşgul biriyimdir) zaman nasılda akıp gidiyor. Ya işde böyle.. Ne diyorduk. Ha, evet zaman meselesi. Kusura kalmayın, idare ediverin.

Bu aralar haberlere genel olarak bir göz gezdirirseniz en komik ve en saçma ölümler herhalde bizim memlekette dersiniz. İşerken kuyuya düştü, tıraş olurken öldü, balkondan düştü gibi daha neler neler, biri oturup bunları arşivlese iyi bir malzeme çıkar.

Bu arada unutmadan, Brad Pitt ve Angelina yengemizin kız çocukları oldu. Hadi gözünüz aydın.. Doğum afrikada olmuş. Hastane masrafları için herhalde. Bir de doğuştan AIDS'e bağışıklık kazansın çocuk diye. Çok doğru düşünmüşler.

Başka da bir şey aklıma gelmiyor. Ne desem ne yapsam yahu...
Neyse yine yazarım. Uzatmadan, söz...

Perşembe, Mayıs 18, 2006

Mazaret

Uzunca bir zamandır yazayım da, bir de mazeret bulayım bu kadar savsakladığım (her nedemekse) için dedim. Ama bir türlü ciddi bir mazeret bulamadım. Jeopolitik durumlar, kuş gribi, hava durumu, benzin fiyatları, okulların tatil olması gibi sebepler yeterli gelmedi. Sizin aklınıza iyi bir mazeret geliyorsa bir zahmet bildirin sevabına.

Bu arada Apple MacBook serisi çıktı. Hem de siyah olanı da var. Ay şekerim acayip havalı bir alet. Yani bilgisayar tabii.. Hemen gider bir tane alırsanız hiç kırılmam, aksine pek ziyade memnun olurum. (Çatlayın adi pisiciler, sizin aletinizin rengi bile belli değil).

Kısa zamanda yine yazacağım, rica ediyorum hırsınızı başkalarından çıkarmayın, sabredin kardeşim, ee ne yapabilirim bende insanım..

Salı, Mayıs 09, 2006

İlan

( Bu biilog hiç bir mesuliyet kabul etmez )


Açıklama


Dün gece bizi telefonla arayan arkadaş mahalleli ile beraber resim çektirip göndermiş. Hem biilogumuza katkılarını hem de tehditlerini iletmek için. Ne diyeyim, boyu da yokki adinin plastik sandalyeye çıkmış. Yani okuyucudur laf etmiyoruz ama malesef kalite ortada.

Dip Not

Aşağıdaki konuşma eğitim ve kalite kontrol amacı ile kaydedilmiş olup, arşive kaldırılmıştır. Yani öyle zannedilmiş, ancak el altından birileri tarafından medyaya sızdırılmış olup burada da yayınlanmışdır. Okuyucularımızdan özür dileriz.

Müdahale

((( Ring ring ring )))
Alo buyrun.
- Neresi orası?
Nereyi aradınız kardeşim?
- Benim Fikrim ordamı, orası biilog merkezimi?
Evet, ne yapacaksınız?
- Şimdi göstericem ne yapacağımı, versene Benim Fikrimi telefona lan.
Benim de, pardon, bu samimiyet nerden çıktı, lütfen kendinize gelin.
- Geliriz sen dert etme. Kardeşim ne biçim adamsınız siz, nerdesiniz kaç günlerdir. Bir kaç satır da olsa yazamazmısınız yahu, kuruttunuz ortalığı. Hay başlıycam böyle biiloga.
Yahu kardeşim dur bir dinle, haklısın ama vaziyetler bildiğiniz gibi olmadı, ahvalimiz sıhhat ve selamet derken, işler de azıtınca biz de bir tuhaf olduk.
- Bize ne lan, burası halkın yeri, her gün bakıyoruz tın tın, adamın asabı bozuluyor. Geçen gün bizlerden Cemal yoldan geçen birine bıçak çekmiş, insanın kafası atıyor.
Aman mazallah, kendinize acıyın, öyle bıçak mıçak, Allah korusun. Kafayımı yediniz. Sinemaya gidin, pazara çıkın. Meşgul edin kendinizi.
- Bırak lan akıl vermeyi, sen kendine vazife işlere bak. Kendin yazamıyorsan tut birini ver saatine üç beş kuruş yazdır.
Ne diyorsun sen kardeşim, olurmu öyle. Sanat okulundan kovulmuş itin biri gelecek, benim adıma yazacak, ona buna bok atacak. Kız tavlamak için havalara girecek. Sonra, mesul biz olacaz. Benim Fikrim azıttı diyecekler. Kaparım burayı daha iyi lan.
- Hop hop, neyi kapatıyorsun, kimin malını kapatıyorsun sen, ne zannediyorsun burayı. Burası halkın yeri, senin oyuncak odan değil.
Tamam sağolunuz bu anlayışınız için de bana da hak veriniz, demin arzettiğimiz gibi umuru dünyevi ile sıhhati efradi bizleri bila mümkün etti.
- Ha ?
Yani işler kontrol dışı kaldı biraz. (Ne anlayışsız adam yahu)
- Duyduk, arkamızdan laf atma, yüzümüze söyle ne diyeceksen.
Yok bir şey. Tamammı kardeşim anlaştıkmı başka bir şey varmı diyeceğin.
- Anlaşmadık, adam gibi yazmaya devam ederseniz lafımız yok değilse gelir orayı ele geçirir biz yazarız. Bu arada. Bir de benim biraz birikmiş kredi kartı borcum var, üç beş kuruş alıyoruz dostlardan sonra vermek için.
S..tir git lan, aşağılık herif bende millete hayır olsun diye aradın, onun için konuşuyorsun diye dinliyorum, adi para topluyor bir yandan. Git ne halt yersen ye, boğul o borcun içinde de sesin kesilsin.
- Hop hacı baba, parayı duyunca ağzın açıldı, ne öyle şey ettirmekler falan. Nereye gitti o beyefendi laflar.
Bana bak, deli etme adamı. Biz yazarlık yapmaya çalışıyoruz, sen yazar adamın parası olduğunu nerde gördün. Kalkmış bir de yolmaya çalışıyor. Asabımı bozma.
- Tamam lan uzatma. Başka yerden buluruz. Sen yazmana bak.
İyi iyi, tamam. Hadi kardeşim güle güle, çok uzadı burası.
- Ay önemli işlerinizden alıkoyduk. Bak bana moruk tekrar ediyorum. Yazacaksan yaz, yoksa fena olur.
Tehditmi ediyorsun sen. Et canına yandığım. Çok umurumdaydı.
- Tamam lan kızma, yaz sen gerisini merak etme. Hadi bana eyvallah.
İyi ne halin varsa gör.