Perşembe, Mart 30, 2006

Tekerlek

Bakalım daha neler görücez. Adamlar uçtu iyice. Tekerlek icat oldu olalı bu kadar ilerleme kaydedememişdi.

Tekerlek İcat oldu

Olacak iş değil


Yıkanmış, ayıklanmış pişmeye hazır sebze reyonuna verdikleri isme bakın. Hiç bayanlara saygı kalmadı artık yahu...

Çarşamba, Mart 29, 2006

Güneş tutulması

Herkes konuşuyor güneş tutulması olacak. Dam kafamıza yıkılacak, yandık bittik diye. Deprem telaşesi ise ayrı bir durum, tamamen kontrolden çıkmış bir vaziyette. Bir ilişki vardır yokdur bilemem, ama burası zaten deprem bölgesi, güneş değil de belediye otobüsü yolda kalıp tutulsa yine deprem olabilir. Suçu güneşe yıkmanın ne alemi var. Sabah kalkınca uykulu uykulu tuvalete giderken koridorda veletin yerde bıkartığı oyuncağa basıp ayaklar yerden kesilerek kafayı mutfak kapısına çarpıp gitmek de var, ille güneş tutuldu diye panikleyip vasiyetler yazıp, 20 sene boyunca aramadığınız akrabanızı aramanın ne faydası var.

Bir de güneş tutulması zamanında güneyde sahilde güneşlenmeye çıkanlar, veya istanbulda ofisinde sekreterine bağırıp kim kapattı ışıkları diyenler var, veya oh akşam oldu deyip evine gidenler var. Onlara depremde bir şey yapmaz. Bu kadar vurdum duymaz olanlara çare yok. Güneş kafalarına geçse belki o zaman...

Size tavsiyem, çıkın dışarı seyredin, ama mutlaka gözünüzü muhafaza edin. Sonra kör oldum, kabahat güneş tutulmasında diye saçmalamayın. Ondan sonra da deprem çadırına falan taşınmaya kalkmayın, bu konuda beni de rahatsız etmeyin. Yok efendim deprem tehlikesi varmış, acilen sucuk ekmek yapılması lazımmış. 40 çeşmeden su getirtilip evlerin etrafına dökülmesi iyi olurmuş falan filan.. Hepsi boş laf.

Neyse ben gidip vaziyete bakayım. Bensiz tutulma olmaz, fikirlerimi geliştirmem lazım..

Cumartesi, Mart 25, 2006

Mikrosoft

Buyrun seyredin. Gülermisin ağlarmısın. Traji komik, ama hepsi gerçek...

PiSi

Caaanım memleketimde PiSi kullanımı artsın diye bir grup aklı evvel meseleyi kendi dilimize çevirip kullanıma sunmuşdur. Böylece ''oğlum hulusi, ne diyo bu alet'' diye soran babalar, veya ''Cemal abi, anlamıyom bu mereti yav bana başka bir iş ver'' diyen iş arkadaşları gibi problemler ortadan kalkacaktır. Tabii neticede PiSi ile ne yapılabilirse tabii, o da ayrı bir problem...

Vindövz PiSi

Yönetim Anlayışı


İşde biz de yönetim anlayışı. Sonra bu kalabalık nerden çıktı diye sorar dururuz...

Perşembe, Mart 23, 2006

Yeni PiSi


En yeni çıkan bir PiSi, herkesin kolay kullanmasını düşünmüşler, zaten daha iyisini de becerememişler..

Çarşamba, Mart 22, 2006

Bak postacı geliyor...

Ekli mektup için ne yazayım diye çok düşündüm, ama içinden çıkamadım. Gülsemmi, ağlasammı... Ama bizimkinin harbiliğine de diyecek yok, amma içten yazmış herif. Biz buyuz işte...

Pazartesi, Mart 20, 2006

Canım Memleketim

Boşuna kızmıyorum şu özenti laflara, bak elaleme ne eziyetler çektiriyor.

Garanti Leasing"te çalışanlar bir pastaneye telefonla pasta siparişi vermiş. Pastanın üstüne "garanti leasing'den sevgilerle." yazdırmak istemişler. Gariban pastaneci ''O nedir gardaşım'' deyince harf harf kodlamışlar, iyi halt etmişler. Pasta gelmiş, ama o biçim. Ya hasta etmeyin adamı lütfen, ayıptır. Akşam muviye gidelim diyen öküzler gibi olmayın.

Cumartesi, Mart 18, 2006

Fish & Chips

Yani Balık ve Patates... Geçen gün bir grup okurum pencerenin altına geldiler, hep bir ağızdan bağırıp çık dışarı seni balıkçıya götürücez dediler. İyi bari dedim, giyindim üstümü (ve altımı), çıktık. Meğer beni şu ingiliz özentisi yere götüreceklermiş, bilsem töbe gitmezdim. Ama yolun sonunda farkına vardım, karnım da açtı artık kabullendik mecburen. Neyse gittik. Öyle hiç de ahım şahım bir yer değil. Kebabçı usulu dizmişler masaları. Sandalyeleri ayrı dükkandan almışlar herhalde, masalara göre çok alçak. Hobbitler gibi oturduk. Geldi bir garson, her halinden belli daha önce muhallebicide çalıştığı. Ne yersiniz dedi? Biz hep bir ağızdan bağırdık. ''Balık ve Patates''.. Sanki çok bulunmaz bir naneymiş gibi. Bazılarımız burun direğimizi kıracak cinsden kokan bir balık çorbası içtiler, benim rengim sarardı. Arkadaşın biri üzerinde hellim (her ne demekse) peyniri olan bir salata istedi. Millet birbirlerinin üstüne basarak o peynirlere saldırdı, araya garson girdi, yan masadan biri bizimkilerden birine rakı şişesini attı. Ben ayakkabımı herife fırlattım. Tam o sırada kaldırımdan üç tane rus bayan geçiyorlardı, hepimiz birden aynı anda onlara bakmaya başlayınca kavga dağılmış oldu.

Neyse geldi meşhur ''Balık ve Patates''. Balığın üstü unlu birşeyle kaplı, içinde ne olduğu görünmüyor. Belliki bilerek yapmışlar içindeki balığın ne olduğu belli olmasın diye. Orda bize palamut veya kalkan dayasalar biz onu okyanus bilmemnesi diye yeriz. Zorlasalar tavuk bile gider orda. Yanında da kalın kalın kesilmiş patatesler. Belliki ahçı işi aceleye getirmiş. McDonald's da daha iyisi bulunur kesin. Neyse aç halimizle yedik hepsini. Bu arada balığın yanında portakal suyu ve sıcak çay içenleri gördüm. Şimdi ikisi de devlet hastanesinde ağızlarından kıçlarına kadar hortum sokulmuş halde yatıyorlar, olacağı buydu. Sonunda adamlar bize sakinleyelim diye birer tas sufle verdiler, hani şu ocakta kaynamış çukulatalı bir şey. İyi geldi bize bayağı.

Vel hasıl, bir sürü eziyet sonunda ingiliz usulu Balık ve Patates yemiş olduk. İnanın ben o dükkanın karşısına ''Hamsi and Chips'' açsam kimse farkına varmaz, daha da iyi iş yaparım...

Sahtekar

Ey değerli okuyucularım. Forum sayfalarımızda şimdide ''Öz Prince'' diye biri çıktı. Bunlar beni deli edecekler. Arkadaşa soruyorum, acaba kendisi boş zamanda şehirlerarası otobüs servisimi yapıyor. Veya sahilde balık lokantasımı var. Daha da beteri, kesin bu yumuşakçalar cinsinden. Prince olarak zaten yeteri kadar zarar verdi, bunun Öz'ü olsa ne olur. Yapmayın bu kadar erkeğin içinde ayıp oluyor.

Sizlerden yardım istiyorum, bana Öz Prince'in resmini çekene bir kutu sakız hediye edeceğim. Yerini söyleyene de dürüm..

Salı, Mart 14, 2006

Hayat Çemberi


Hepimiz dönüyoruz, hemde çok kısır bir döngüde, kendimizi ve etrafımızdakileri de bazen unutarak bazen kırarak, belki bazen hatırlayarak. Ama ne yazıkki durup da nereye gidiyoruz diye bakmıyoruz. Dairenin dışına çıkıp da aykırı bir şey yapmaya çalışmıyoruz. Sevdiğimizi söylemiyoruz, gitmediğimiz bir yere ulaşmaya çalışmıyoruz, yalın ayak çimlerde koşmaya, güneşin doğuşunu seyretmeye zaman ayırmıyoruz. Dönüp arkaya bakmıyoruz. İleriyi görmeye uğraşmıyoruz. Bence dur demenin zamanı geldi. Çok geç olmadan...

Cuma, Mart 10, 2006

Hasbihal

Ey değerli okuyucularım. Daha daha ne var ne yok? Çoluk cocuk falan nasıllar..
Aklıma gelmişken sorayım, okuyucularım arasında kendini Prince diye adlandırmış biri var. Her gün bir comment yazıyor, bir şeyler sallıyor. Pek de alıngan doğrusu, geçenlerde azıcık dalaştım hemen ağlamaya başladı. Biraz sinirime dokunmuyor değil yani. Acaba diyorum şu Prince diye şarkıcı bir oğlan vardı, ona mı özendi kendileri sanki. Çıtkırıldım birine benziyor da.

Yani şikayetçi değilim aslında, okuyucularımın artması ve böyle renki simaların katılması beni ve editörlerimi çok memnun ediyor tabii. Ancak merak da ediyorum acaba bu kim ola. Acaba diyorum bir akşam direkler arasına kendini davet etsem ve orada çay ve simit yesek nasıl olur. Ya da galata köprüsünde balığamı çıksak. Bu konuda işe yarar bir ip ucu veya fikriniz varsa beklerim doğrusu. Meraktan kaşınır oldum...

Çarşamba, Mart 08, 2006

Pazartesi, Mart 06, 2006

Görmemiş

Hani bir laf vardır, görmemişin şeyi olmuş...... bilmemne diye. Yani bu kadarı da olmaz, bunlar bana kafayı yedirecek. Bakın bu hırtın yaptığına, neyseki kullandığı makina windows pisi, yoksa çok daha beter ayıp olurdu...

Cumartesi, Mart 04, 2006

Comment işi

Ey ahali, tekrar söylüyorum bakın. Dün yine hıyarın biri comment yazarak diğerine cevap sallamış. Lan kaç kere dedik burası didişme yeri değil diye. Forum açtık sizin gibi sulukule eşrafı için, gidin orda tepişin. Sildim tabii, ama o kendini bilir.

Manyakmısınız nesiniz, son defa ikaz ediyorum...

Bahçe vaziyeti

Bahçemizde ağacımız olsun, gölge yapar diye niyetlenmişler, ama ağacımızda evimiz olsun olmuş. O ne öyle almış gidiyor, manzara hoş ama epey de toz toprak çıkarır bu.

Cuma, Mart 03, 2006

Oscars

Bu Pazar Oscar film ödülleri var, izleyinde neler olup bitiyor haberiniz olsun.  Cahil kalmamak lazım.  Film deyince 90 dakika ağlayan babalar ile dünyaya bizi rezil ve düşman eden çukur filmler demek değildir.  

Hollywood'da neler oluyor, kim kiminle, ne giymiş, ne çıkarmış, kaç para almış, hangi filmler geliyor gibi önemli bilgileri ihmal etmeyin... 

Windows PiSi

İşte olacağı bu, bir Windows PiSi'niz varsa yapmanız gereken bu. Aşağıdaki linki tıklayıp canınızın istediği kadar oynayabilirsiniz. İspanyol dostlarımız hazırladığı için ispanyolca ama farketmez, farenizin başını aletin istediğiniz yerine tıklayın bakın neler oluyor...

PiSi Dramı

Perşembe, Mart 02, 2006

Merhaba

Hörmetli okuyucularım, sizi unutmadık, ama bulunduğumuz yerde elektrikler kesildi o yüzden yazılarımızı elden belediye otobüsü ile gönderiyoruz.  Gecikmelere sebep oluyor tabii.

Panik yapıp karamsarlığa düşmeyin sakın.  Kısa zamanda eski hızımıza kavuşuruz.

Bu arada siz de eski yazıları okuyabilirsiniz.  Üç ayı geçirdik yani...